HER GECENİN SABAHI

 


 



Güneş dağların ardından doğarken seyre daldı âlemi. Gece yerini sabaha bırakıyordu; karanlıksa aydınlığa. Sanki her darlığın bolluğunu ispat eder gibiydi. Sabah ayazında, sonbahar renkleriyle bezenmiş şalını omzuna sardı. Sallanan sandalyede kitabındaki satırları okurken gülümsüyordu. İçindeki huzur, bedenine ve ruhuna sirayet etmişti. Derin bir nefes alırken “çok şükür” dedi.

 

Okudukları onu geçmişe götürmüştü. İnsan, bazı zorlukların geçmeyeceğini zannediyordu ama geçiyordu işte. Gariptir ki yaşarken bunun farkına varamıyordu. Geriye dönüp bakınca, zaman geçince anlıyordu insan bazı detayları. O zaman diliminde acı veriyordu; şimdilerde ise tebessüm. Benzer öyküler çoğu insanda yok muydu?

 

Dün çekmeceleri düzenlerken bitirme tezi çalışma notlarını bulmuştu. Ne çabuk geçmişti; dile kolay, on yıl. Uykusuz geceler, yoğun çalışma temposu, iştahsızlık, stres… Emek vermek istiyor ancak çoğu şeye enerjisi yetmiyordu. Zamanla motivasyonu iyice düşmüştü. “Ertesi gün sınav var, ders çalışmam lazım ama dostlarım da beni bekler. Ne yapmalı şimdi?” diye düşünüyordu. “Bir başladı mı muhabbet, derse ne hacet; hallederiz bir şekilde elbet.” diyerek uzatmıştı dönemi. Sonra pişman olmuştu ama dersini almıştı; aynı sorunları yaşamak istemiyordu.

 

Okul uzayınca. İnsanların ağızları torba değildi ki büzesin, konuşmuşlardı her fırsatta.

 “Fatma Ablanın kız üstten ders almış, bir dönem erken bitirmiş okulu. Sen hâlâ bitiremedin mi?”

“Neyse, yüksek lisans işte... Ama boşlasan mı artık? Hayata atılsan daha iyi olmaz mı?”

“Peki, alacağın maaş artacak mı? Ne gerek var bu kadar uğraşa?”

“İyice zayıflamışsın, kendine hiç bakmıyorsun.”

“Dil biliyor musun? Dil bilmeden çok zor; kursa da gitmen lazım.”

 

Meva, zihnini yoran bu seslere kulağını kapattı. Onlar farkında bile değilken, duysa da aldırmamayı öğretti kendine. Yoksa bu şekilde ne hayat geçerdi, ne okul biterdi…

 

Annesi önünde iyi bir örnekti. Hatice Hanım, kim ne söylese kafaya takan biriydi. Söyleyen, söylediği cümleyi unutur ama o unutmaz; kendine hatırlatır dururdu. Üzülür, canını sıkar, sonra da pişman olurdu. Meva, annesinin yaşadıklarından ders çıkarmıştı: İnsanın doğru sesi duyabilmesi için yanlış sesleri kısmayı öğrenmesi gerekiyordu. Zorlansa da bu durumun üstesinden gelmek için gayret etti. Böyle bir konu açıldığında konuyu kapatıyor, başka bir konuya geçiş yapıyordu: “Bugün hava çok güzel değil mi?”, “Yarın ne yapıyorsun?”, “Bu kurabiyenin tarifini bana verebilir misin?” Bir şekilde o konuyu kapatmayı öğrenmişti. Konuşulan konu her neyse, fayda vermiyorsa zıddında zarar veriyordu. Artık bu bilinçle iletişim kurmaya çalışıyordu.

 

Ders çalışmak zor gelse de her sabah erken saatlerde kalkıyordu. Güne ders çalışarak başlıyordu. Kısa süre de olsa masada oturup çalışıyordu. Ders başında geçirdiği süre gün be gün artıyordu. Uyku tatlı gelse de kalktı; zorlansa bile sebat etti. Anlamadığı yerde danıştı, sordu, öğrenmeye çalıştı; yoruldu, bazen de canı acıdı, ama Meva devam etti.

 

Zaten her faydalı sürecin başında acı yok muydu?

 

Zorlandığı günler geçmişte kalmıştı. Meva, şimdilerde çok daha kolay yol alabiliyordu. Önceleri zorlandığı çeviriler, makaleler şimdilerde çok daha kolay yapılıyordu. Başarılı bir akademisyen olmuştu. Hayatın ona sorduğu sorular devam ediyordu. Problemleri şekil değiştirmişti ama bu da yaşamın bir parçasıydı. Çözümler Meva için artık korkunç değildi. Bir zaman sonra bu probleme de tebessüm ettiği zamanlar gelecekti. Umudu, inancı ve mücadelesiyle üstesinden geleceğine inanıyordu.

 

Mesele de bu değil miydi zaten? Zorluklara rağmen yola devam edebilmek, umudu kaybetmemek insana hep iyi gelmiyor muydu?


                                                        &

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdirile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 




 

 

           

 

 

 

Yorumlar

  1. Hayatta o zorlanarak atılan minicik adım bir bakmışın seni bambaşka yollara götürmüş..

    YanıtlaSil
  2. Bütün mesele unutmamak belkide her ne yaşıyorsak geçecek ve bizi geliştiren süreçlerde bir miktar acı olacak kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  3. Zafer , azimle yola devam edenlerindir.
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Her gecenin sabahı, her kışın da bir baharı var, doğru okuyabilirsek...

    YanıtlaSil
  5. Faydalı sürecin başındaki acıya dayanabilmek mesele,
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder