BİR KASIM YÜZLEŞMESİ

 



Cansu iki çocukla birlikte üçüncü hafta sonunu da yalnız geçirdiğinden artık bunalmıştı. Eşi bir şirkette pazarlamacı olarak çalışıyordu. Çoğunlukla şehir dışı programları vardi. Cansu ise haftanın beş günü bir firmada online hizmetler birimine bakıyordu.

“Neyse ki hafta sonu çalışmıyorum ve iyi ki annem yanımda” diye geçirdi içinden.

Annesi masada bir şeylerle uğraşıyordu. Cansu ise bir yandan pazar kahvaltısını hazırlıyor bir yandan da karşı duvarı kaplayan kızıllaşmış sarmaşıkla yaprakları sararan kavak ağacını izliyordu. Kasım güneşinin vurmasıyla ışıl ışıldı yapraklar. “İnsan da böyle tıpkı ağaçlar gibi hayatının ilk yıllarında pırıl pırıl oluyor. Zamanla ağaçların yapraklarının sararması dökülmesi gibi onun da saçları beyazlıyor, cildi kırışıyor sonra saçları dökülüyor.  Tüm canlılarda tıpkı insan gibi doğuyor, büyüyor ve ölüyor.’’ Diye geçirdi içinden.

Yedi ve on iki yaşlarında iki oğlu vardı Cansu’nun. Çocukları yedirip içirmek, giydirmek tamamdı da geleceğe nasıl hazırlayacaktı? Onların akranlarını gördükçe çok endişeleniyordu doğrusu. Bu dönemde insanlar başkalarının ihtiyaçlarını umursamıyor hep kendilerini düşünüyordu. Böyle bir süreçte hem kendisi için doğru kararlar verebilen hem diğer insanları düşünebilen yardımsever insanlar yetiştirmek çok zordu.

Geçenlerde markette bir teyzeye sırasını vermek istemişti. Hemen arkasında bekleyen genç bir kız “

Kendi sıranı veriyorsan arkaya geçmelisin, biz sıramızı vermek istemiyoruz belki” diyerek çıkışmıştı Cansu’ya.

Düşündü, “Böyle bir dönemde kendisine ve çevresini duyarlı bir evlat nasıl yetiştirilebilirdi ki?”

Sekizinci sınıf fen bilgisi öğretmeninin sesi yankılandı kulaklarında. "Çocuklar insan dışındaki diğer canlılarda tıpkı insan gibi doğar, büyür ve ölürler. Bir tohum önce filiz verir, yeşerir, büyür ve ardından da meyvesini verir.  Ancak İnsanın büyümesi yetmez, aynı zamanda yetişmesi gerekir. Sadece yetişmiş insan hayatında kendi lehine seçimler yapabilir.”

Cansu “Keşke insanın yetişmesi tohumun meyve vermesi gibi olsaydı” Diye düşündü. Nasıl yetiştireceğim ben bu iki çocuğu? Sadece karnını doyurmak, giydirmek, ona temiz bir ev sağlamak yetmiyordu ki. İnsanın hayatta mutlu olması için ihtiyaçları var. İlişkilerini nasıl yöneteceği, nasıl doğru seçimler yapacağını da öğrenmesi gerekiyor. Peki, ama nasıl?

Yanında bir şeylerle uğraşan annesi her şeyi duymuş gibi konuşmaya başladı birden.

Yetiştirmek için gerçek bilgiye sahip olmak gerekir Cansu. Çocuklara imkân sunmak onu yetiştirmek değildir. Biz size böyle oyuncaklar alabiliyor muyduk? Sizler ne kadar mutluydunuz. Günlerce, aylarca sana diktiğim bebek ile oynamıştın hatırlar mısın? Sen çocuklara her hafta sonu ayrı oyuncak alıyorsun çocuk otuz dakika dolmadan anne sıkıldım diye geliyor.  Kızım önemli olan çocuklara imkân sunmak değil. Önemli olan o çocuğa kendi imkânlarını nasıl kazanacağını öğretmek.” dedi

 


Cansu şaşkınlıkla sordu; “Anne sen bunları nereden duydun Allah aşkına. Daha önce bunları duymamıştım senden. Sanki içimi okur gibi konuşuyorsun.” Dedi.

Annesi “Kızım biz sizi nasıl yetiştirdik sanıyorsun ilahi. Çocuğa hazır sunulan imkanlar onu bir yere getirebilir ama ona sahip çıkamadıktan sonra pek anlamı kalmıyor ki.

Yetiştirmek yetiştirdiğin kişinin yerine problemleri çözmek değil, ona doğru seçimler yapacak birisi olması konusunda destek olmaktır. Birileri adına bir şeyleri halletmek kolay. Tıpkı senin Arda’nın yanında oturunca ödev yapması gibi.”

Yetiştirmek ise yetiştirdiğine doğru yanlışı ayırt edip doğru olanı seçebilmeyi öğretmektir. Yetiştirmek aslında karşıdakini güçlendirmek demektir.”

Cansu annesinden duyduklarıyla hem şaşırmış hem sarsılmıştı. Evet, O da evlatlarını kendi problemlerini çözen, hayatta doğru seçimler yapabilen bireyler olarak yetiştirmek istiyordu, ama nasıl olacaktı? Nereden başlaması gerekiyordu? Keşke insan yetiştirmenin stratejilerini anlatan bir okul olsaydı…


                                                                              &

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdirile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

 

Yorumlar

  1. Yetiştirmek için yetiştirmeyi bilmek gerek umarım sorumluluklarının farkında olan kendine ve etrafına katkı sağlayan nesiller yetişir...

    YanıtlaSil
  2. Ne çok alıştık ilgi yerine imkan vermeye... eglenmeyi bilen çocuklar yetiştirmek yerine eğlendiricilerle onlari oyalamaya...Doğru seçim yapabilen evlatlar yetiştirmek yerine onları büyütmeye....Kendimizi silkelememize sebep olan bu yazınız çok iyi geldi...Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Yetiştirmekle büyütmek aynı mı?
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. "Yetiştirmek kişinin yerine problemlerini çözmek değil!" kısmı şu dönemin en mühim sorunlarından... Biz iş bitsin diye uğraşıyoruz çok hızlı akan şu dönemde... Ama iş biterken yetiştirmemiz gereken kişi ne kadar yetişiyor acaba? Patatesler yetişmeli ama onun mücadelesine izin yok hemen biraz gübre biraz ilaç lazım... İneğin yetişmesi gerekiyor ama bizim hızlı halletmemiz lazım hormonlu yemler verelim ki hemen büyüyüp kesilecek kıvama gelsin gibi gibi gibi... Nerelerde yavaşlamamız gerektiğine karar vermemiz lazım. Ellerinize sağlık faydalı bir yazı olmuş☺️

    YanıtlaSil
  5. Büyütürken yetiştiremediklerimizi hatırlatıyor kendimize… uygulayanlardan olabilmek dileğiyle…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder