SENİN ROLÜN NE?

 

Dünya hayatı bir sahnedir ve bu hayatta her birimizin farklı farklı rolleri vardır. Kimimiz anne, kimimiz baba, kimimiz çocuk, işveren, çalışan gibi. Bu rolleri çoğaltabiliriz. Her insan kendi sahnesinin başrol oyuncusudur. Ve o sahnede kendisiyle birlikte yan rollerde oynayan oyuncular vardır. Başrol oyuncusu filmin esas karakteridir. O yüzden onun sorumlulukları ve yetkileri de ona göredir. Ve hayat sahnesinde ‘perde ’dendiği andan itibaren oyun başlar.

Her oyunun kendine göre kuralları vardır. Tıpkı sokakta oynadığımız saklambaç oyunu gibi. Saklandığı yerde yakalanan ebe olur. Oyunun yazarı olan senarist bu kuralları koymuş ve oyunculara paylaştırmıştır. Oyunu kuralına göre oynayan rolünün hakkını vermiş olur.

Başrol oyuncusu olan kişi senaryonun yükünü omuzlayandır. Çünkü bu sorumluluk ona verilmiştir. Ona en yakın olanlarda yardımcı oyunculardır.

Şöyle düşünebiliriz; Bir aile var ve bu ailede ebeveynler ve çocuklar var. Anne çocukların beslenmesi, temizliği, giyim kuşamı ile ilgili sorumlu. Baba ise evin geçimi, ihtiyaçlarını karşılamak ve güvenlik gibi konularda sorumlu. Burada her birey rolünün hakkını verdiğinde problem olmaz. Ama roller karıştığı zaman işlerde karışmaya başlar. Senaryoda yazılanların dışına çıkılmış olur.

Kadın dışarıda çalışmaya başladığı andan itibaren evi ve çocukları ile ilgili zorlanmaya başlar. İşini de bırakmak istemez, çünkü mesleki anlamda da bulunduğu yerde bir bedeli vardır. Çözümü eve yardımcı bir kadın bulmak olur. Bu andan itibaren yardımcı kadın evin içinde belli bir süre sonra sorumlu olduğu konularda başrolü almaya başlar. Burada yaşanan sorunların başında kadına sorumluluğu verip yetkiyi vermemek olur. Çocuklarla ilgili her şeyden sorumlu tutulan kadın onlara yataklarını toplamaları konusunda söz söyleme yetkisi verilmez. Bu durumu çocuklar kullanır ve rahatlık tuzağında yetişen çocuklar olur.

Oysaki yetki ve sorumluluk terazinin iki kefesi gibidir. Bir olmazsa diğeri olmaz. İnsanlara yetkiyi verip sorumluluğu vermezsek onları zalimleştiririz. Şımarık ve bedelsiz olurlar. Sorumluluğu verip yetkiyi vermediğimizde de zalimlik yapmış oluruz.

Bu işin yasası; yetki ve sorumluluğun dengeli olmasıdır. Bir yerde herhangi bir konuda sorumluluğu alan kişi, yani taşın altına elini koyan kişi bir süre sonra o konuda danışılan kişi olmaya başlar. Böylelikle İnsanlar ona o konuda yetki vermiş olurlar .

Bu televizyonda yayınlanan bir dizi filminde de böyledir. Bazen öyle olur ki figüran rolünde oynayan kişi rolünün hakkını çok güzel verir. Ve izleyicilerin ilgisini çeker. Beğeniler alır. Bu sefer senarist onun hikayedeki rolünü artırır ve daha fazla görünür olmaya başlar. Bu hayatın içinde rol kapmaktır. Ve rolü kapan kişi o konuda yükselmeye başlar. Karşısına çıkan öyküler onu daha üst levellere çıkartır.

Peki senin bu hayatta kapmak istediğin rol nedir?

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu