KIYMETLENDİREMEDİĞİN HİÇBİR KIYMETE DOKUNMA!

 

Sena, pencereden dışarı bakarken, gri gökyüzüyle aynı renkteki bir kahve fincanını elinde sıkıyordu. "Kıymetlendiremediğin hiçbir kıymete dokunma". Cümle, bir bıçak gibi kalbine saplanıp duruyordu. Eski eşinin, Murat'ın, son vedasında söylediği sözlerdi. O zamanlar sadece öfke ve incinme hissetmişti. Şimdi ise, sözlerin acı bir gerçeği yansıttığının farkındaydı.

Murat'ın, evliliklerinin ilk yıllarındaki heyecanını hatırladı. Sena için yaptığı küçük sürprizler, romantik akşam yemekleri, her sabah yaptığı kahveler... O zamanlar, Sena da Murat'a karşı benzer duygular besliyordu. Ama zamanla, her şeyin bir rutine dönüştüğünü fark etmişti. İlk zamanlarda yaşadığı o heyecan devam etsin istiyordu. Bunun için gerekli gereksiz huysuzluk yapıp onun kendisi ile daha çok ilgilenmesini bekliyordu.

Tartıştıklarında hep alttan alan taraf Murat olurdu. Murat'ın çabaları, alışkanlık haline gelmişti; Sena, bunları görmezden gelmeyi tercih etmişti. Eleştirileri, şikayetleri, yıllar geçtikçe küçük tartışmaları daha da büyütür hale gelmişti. Ve sonunda, Murat'ın sabrının tükendiğini, yorgunluğunun, umudunun kırıldığını görmüştü ancak çok geç kalmıştı…

Şimdi, boş evinde otururken, ziyan ettiği her şeye bakıyordu. Evliliklerini devam ettirmek için Murat tek başına mücadele etmiş Senaya mutlu etmek adına çok taviz vermiş, hiç hayır diyememişti. Keşke bu kadar alttan almasaydı diye iç geçirdi…

Arkadaşlarıyla olan ilişkisine de benzer tavırlar göstermişti Sena. Onları hep ikinci plana atmış, kendi işleri ve sorunlarıyla meşgul olmuştu. Hep önceliği kendi isteklerine vermişti. Şimdi, o arkadaşları da hayatından çıkmış, iletişimleri kopmuştu. Kıymet vermediği için kaybetmişti onları da.

"Kıymetlendiremediğin hiçbir kıymete dokunma" Cümle tekrar kafasında yankılandı. Bu sadece Murat için geçerli değildi. Ailesi, arkadaşları, sağlığı, hatta kendi hayalleri... Hepsi, Senanın ihmali yüzünden zarar görmüştü. Kendini, kötü bir bahçıvan gibi hissediyordu; güzel çiçeklerini, su vermeden, güneş ışığına maruz bırakmadan, ihmal edip kurutmuştu. Derin bir nefes aldı. Gözleri doldu. Pişmanlık, kalbinde ağır bir yük gibiydi.

Ama bu pişmanlık, onu yıkmak yerine, yeniden doğmasına, değişmesine yardımcı olacaktı. Murat'ı geri getiremeyecekti belki, ama geleceği değiştirebilirdi. İnsanları, ilişkilerini, hayatına giren her şeyi kıymetlendirebilirdi. Önce kendinden başlayacak ve hayatının sorumluluğunu ele alacaktı. Sena kahve fincanını masaya bıraktı. Yeni bir sayfa açmanın zamanı gelmişti. Bu yeni sayfada, "kıymetlendiremediği hiçbir kıymete dokunmamaya" dikkat edeceğine söz verdi.

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu


Yorumlar