Sena, pencereden dışarı bakarken, gri gökyüzüyle aynı renkteki
bir kahve fincanını elinde sıkıyordu. "Kıymetlendiremediğin hiçbir
kıymete dokunma". Cümle, bir bıçak gibi kalbine saplanıp duruyordu.
Eski eşinin, Murat'ın, son vedasında söylediği sözlerdi. O zamanlar sadece öfke
ve incinme hissetmişti. Şimdi ise, sözlerin acı bir gerçeği yansıttığının
farkındaydı.
Murat'ın, evliliklerinin ilk yıllarındaki heyecanını hatırladı.
Sena için yaptığı küçük sürprizler, romantik akşam yemekleri, her sabah yaptığı
kahveler... O zamanlar, Sena da Murat'a karşı benzer duygular besliyordu. Ama
zamanla, her şeyin bir rutine dönüştüğünü fark etmişti. İlk zamanlarda yaşadığı
o heyecan devam etsin istiyordu. Bunun için gerekli gereksiz huysuzluk
yapıp onun kendisi ile daha çok ilgilenmesini bekliyordu.
Tartıştıklarında hep alttan alan taraf Murat olurdu. Murat'ın
çabaları, alışkanlık haline gelmişti; Sena, bunları görmezden gelmeyi tercih
etmişti. Eleştirileri, şikayetleri, yıllar geçtikçe küçük tartışmaları daha da
büyütür hale gelmişti. Ve sonunda, Murat'ın sabrının tükendiğini,
yorgunluğunun, umudunun kırıldığını görmüştü ancak çok geç kalmıştı…
Şimdi, boş evinde otururken, ziyan ettiği her şeye bakıyordu.
Evliliklerini devam ettirmek için Murat tek başına mücadele etmiş Sena’ya mutlu etmek adına
çok taviz vermiş, hiç hayır diyememişti. Keşke bu kadar alttan almasaydı
diye iç geçirdi…
Arkadaşlarıyla olan ilişkisine de benzer tavırlar göstermişti
Sena. Onları hep ikinci plana atmış, kendi işleri ve sorunlarıyla meşgul
olmuştu. Hep önceliği kendi isteklerine vermişti. Şimdi, o arkadaşları da
hayatından çıkmış, iletişimleri kopmuştu. Kıymet vermediği için
kaybetmişti onları da.
"Kıymetlendiremediğin hiçbir kıymete dokunma"
Cümle tekrar kafasında yankılandı. Bu sadece Murat için geçerli değildi.
Ailesi, arkadaşları, sağlığı, hatta kendi hayalleri... Hepsi, Sena’nın ihmali yüzünden
zarar görmüştü. Kendini, kötü bir bahçıvan gibi hissediyordu; güzel
çiçeklerini, su vermeden, güneş ışığına maruz bırakmadan, ihmal edip
kurutmuştu. Derin bir nefes aldı. Gözleri doldu. Pişmanlık, kalbinde ağır bir
yük gibiydi.
Ama bu pişmanlık, onu yıkmak yerine, yeniden doğmasına,
değişmesine yardımcı olacaktı. Murat'ı geri getiremeyecekti belki, ama geleceği
değiştirebilirdi. İnsanları, ilişkilerini, hayatına giren her şeyi
kıymetlendirebilirdi. Önce kendinden başlayacak ve hayatının sorumluluğunu ele
alacaktı. Sena kahve fincanını masaya bıraktı. Yeni bir sayfa açmanın zamanı
gelmişti. Bu yeni sayfada, "kıymetlendiremediği hiçbir kıymete
dokunmamaya" dikkat edeceğine söz verdi.
&
Yorumlar
Yorum Gönder