RÜYALAR GERÇEK OLSA

Ayşegül okuldan yeni mezun olmuştu. Mezuniyet sonrası aynı okulun mühendislik fakültesinden Hakan ile nişanlanmıştı. Düğüne birkaç ay vardı. Ayşegül düğün masraflarının ailesine yük olmasını istemiyordu. Bu yüzden bir an evvel iş bulması gerekecekti.

Aslında isteği, bu yaz arkadaşları gibi rahat bir tatil geçirmekti. Sıcak yaz günlerinde herkes gezip tozarken, o çalışmanın,  erken kalkmanın düşüncesini bile sevmemişti. Bu yüzden de iş ararken pek hevesli değildi. Nişanlısı ile gezmek eğlenmek istiyordu ama nişanlısı Hakan, uluslararası bir şirkette proje yöneticisi olarak işe başlamıştı bile.

Ayşegül de mecburen iş arama sürecine girdi. Sürekli yeni mezun birini kabul edebilecek şirketlerle görüşüyordu. Hiçbirinin şartlarını beğenmiyordu. Başlangıç pozisyonları ona çok zahmetli geliyordu. İnsan en alt basamaktan başlar mı bir sürece diye söyleniyordu.

Uzun uğraşlar sonucunda mesleğiyle ilgili bir iş buldu. Kriterler, çalışma saatleri ve maaş, başlangıç için gayet iyiydi. Uzun zaman sonra iş bulduğu için aceleyle sözleşmeyi imzaladı. Sözleşme yaptığı şirketten ayrılırken çok mutluydu.

Sevinçle eve doğru yol alırken kayıtlı olduğu iş arama sitesinden bir mesaj geldi telefonuna. Adını sürekli duyduğu, alanında çok popüler bir şirketin yeni mezunlar alacağı yazıyordu mesajda.

"Bu fırsat kaçmaz” diyerek randevu için hemen şirketi aradı. Telefonda iş görüşmesi için vakit kaybetmeden gelebileceğini söylediler.

Görüşme esnasında her şey çok çekici gelmişti gözüne. Çalışma ortamının dizaynı çok motive ediciydi. İnsan buradan çıkmak istemezdi ki! Büyülenmişti resmen. Ayşegül görüşme odasında, yüzünde bir tebessümle görüşme sonucunun bildirilmesini bekliyordu. İnsan kaynakları Ayşegül’e hemen ertesi gün işe başlayabileceğini bildirdi.

Bir günde aldığı bu ikinci iyi haberdi ama Ayşegül tabii ki en iyi olanla devam edecekti yoluna. Olan biteni anlatmak için arkadaşını aradı. Bu yeni iş onu çok mutlu etmişti. Sevincini en yakın arkadaşıyla paylaşmalıydı.

Nilay onu sakince dinledikten sonra “Ayşegül sen başka bir şirketle sözleşme imzalamamış mıydın? “ diye sordu.

Ayşegül ; “Evet, yani ama sözleşme dediğin nedir ki pekâlâ iptal edilebilir. Arayıp, vazgeçtim gelemiyorum derim. Ne olacak ki? Dedi.

Nilay’ın sözlerini duymak istememişti çünkü moralini bozacak hiçbir şey duymak istemiyordu. Bir günde iki sözleşme imzalamıştı. Gün onun için yeterince heyecanlı ve hareketli geçmişti zaten. Diğer şirkete durumu bi ara haber veririm, hatta mail atsam daha iyi olur diye düşünüyordu. Açıkçası telefonda açıklama yapmak zor gelmişti.

Akşam yemeğinde nişanlısıyla buluşacaklardı. Akşam yemekte uzun uzun anlatmak istiyordu olanları. Nişanlısı onunla gurur duyacaktı. Ona anlatacaklarını düşünerek geldi eve.

Heyecanlı koşturmacanın verdiği yorgunlukla koltukta uzanırken içi geçmiş olmalı ki çalan telefonla irkildi. Arayan Hakandı. Geç mi kalmıştı acaba? Saate baktı, hala vakit vardı.

Hakan çok donuk bir sesle konuşuyordu telefonda. Buluşmak isteme nedeninin önemli bir konu olduğunu ama şimdi yemeğe gelmekten bile vazgeçtiğini söylüyordu.

Bu donuk ses, duygusuz ifadeler Ayşegül’ü korkutmuştu.  Hakan Şirkette tanıştığı bir kadından bahsediyordu. Ne ilgisi vardı yemekle kadının?

Tanıştığı kadın çok güzel, çok zengin, çok anlayışlı ve çok akıllıydı. Ve Hakanla ilgileniyordu. “Böyle bir ilgiye kayıtsız kalamam” demişti Hakan. Tam istediğim gibi biri bu kadın. İnsan biraz fırsatları değerlendirmeli, biraz isteklerinin peşinden koşmalı öyle değil mi?

Ayşegül’ün kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Dili damağı kurumuştu. Nefes alıp vermesi hızlanmıştı. “Nasıl olabilir?” diyordu. Konuşmak istiyor ama konuşamıyordu. Kan ter içinde kalmıştı.

-“Lütfen uzatmayalım. Anlayışlı olmanı istiyorum. Hayatta hep daha iyisi var. Bunu sen de çok iyi biliyorsun öyle değil mi?”

Ayşegül duyduklarına inanamıyordu. Bunları söyleyen gerçekten Hakan mıydı? Dinliyor ama tepki veremiyordu.

Birden çalan telefonla irkildi. Nasıl yani, zaten telefonda konuşurken telefon nasıl çalıyordu?

Gözlerinin kapalı olduğunu fark etti. Tüm bunlar rüya mıydı yani? Tek gözünü açıp baktı telefona. Arayan Hakan’dı. Kalbi yine hızlandı. Alo derken yaşadığı dehşeti sesine tümüyle yansıtmıştı. Şaşkınlıkla olanı anlamaya çalışırken hatırladı. Demek rüya görecek kadar uyumuştu.

Hakan’ın sesi coşkulu ve neşeli geliyordu.

-“Hayatım nerde kaldın. Hazırlanmak bu kadar uzun sürer mi? Kapında ağaç ettin beni. Gel de güzel yüzünü göreyim artık” diyordu.

Ayşegül hızla hazırlanırken hala rüyanın etkisindeydi. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Yarım saatte nişanlısını kaybetmiş sonra geri bulmuştu. Hazırlanırken bir yandan da kendisiyle hesaplaşıyordu. Birden durdu, şimdi anlıyordu.

Kendisi de sözleşme imzalayıp vazgeçtiği şirketi yarı yolda bırakmış olmuyor muydu?  

İşle ilgili hiçbir problem yokken sırf daha iyi maaş teklifi sunuldu diye işyerimize verdiğimiz sözden dönebilir miydik gerçekten? 

İnsan bu hayatta hiç düşünmeden sadece çıkarına uygun diye her önüne gelen teklifin peşinden gitmeli mi?

Bir evlilik için yola çıkmışken, daha yakışıklı, daha güzel, daha başarılı, daha zengin seçenekler çıkınca, yola çıktığımız insanı bırakabilir miyiz mesela*

Peki, bir süreç içindeyken karşılaştığımız her “daha iyisini vaat eden teklif” gerçekten kaçırılmayacak bir fırsat mıdır?

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu




 

Yorumlar

  1. Insallah hayirli seçenekler seçimler yaparız...hakkaniyetli...

    YanıtlaSil
  2. İnsan az emekle çok şeye sahip olayım istiyor. Halbuki şifası çok emek verip az karşılık aldığı zaman... Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı :)

    YanıtlaSil
  3. Daha iyisini vaad eden teklif…eskiler der ki:Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım…Hep dağa iyisine ulaşmaya çalışırken kaybetmiyor muyuz emek emek kazandıklarımızı.Keşke kazandıklarımızın kıymetini kaybetmeden anlayabilsek…

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık…”Keşke”ler de kıymetli elbette ama daha da kıymetlisi “iyiki “ler…

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel bir konuya değinilmiş… Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Ellerinize emeğinize sağlık. Daha iyisi çook pahalı..
    Benim için en iyisi optimum olanı...
    Fayda veren, faydayı farkedebilen olabilmek ümidiyle ✨

    YanıtlaSil
  7. Ellerinize sağlık. Çok güzel ve etkileyici ;)

    YanıtlaSil
  8. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder