“Bu çocuğun
ateşi mi var?” diye seslenen Serkan eşinin terslemesini hak etmişti… Bayram
arefesi çocuğun ateşi mı olurdu hiç? Ateşi
olması demek bayrama tersti bir kere. Emine elini Salih’in alnına koyduğu an yıkıldı...
Hakikaten de ateşi vardı. “Nereden çıktı şimdi bu ateş” diye söylendi Emine.
Yarın için ne planlar yapmıştı oysa...
Yarın kahvaltı
için annesinde buluşacaklardı. Ablasını, eniştesini, yeğenlerini görecekti. Emine
bayılırdı ailecek yapılan bayram kahvaltılarına. Sonra Salih’i şeker toplamaya
gönderecekti… Küçüklüğünde heyecanla beklediği bayram sabahları aklına gelmişti
bile. Günler öncesinden hazırladığı şeker kesesi… Arkadaşlarıyla çok öncesinden
yapılan planlar… Ve şeker toplarken yaşanan o neşeli curcuna... Bayram
günlerinde güzel anılar konuşulur, güzel planlar yapılırdı hep. O yüzden
bayramda yapılan akraba ziyaretlerini de çok seviyordu.
Küslükler
devam etse de o gün farklı olurdu. İnsanlar barışmaya daha meyilli olurdu…
İster istemez herkeste bir sevinç olurdu. Patlayan torpiller, çalan davullar…
Davulcunun bahşiş almaya gelişini heyecan ile beklemek, sonrasında peşinde
sokakta gezmek... Ne güzel günlerdi... Her zil çalınışında acaba kim geldi diye
heyecanla kapıya koşmak, bayram için özenli güzel yemekler yapmak, onları ikram
etmek ne kadar da keyifliydi…
Emine bunları
aklından geçirirken yüzünde koca bir tebessüm belirdi. Bunu gören Serkan,
Emine’ye “Hayırdır” der gibi bir bakış attı. Emine ışık hızında bu güne döndü
ama buna çok memnun olmamıştı, yüzü asılmıştı… “Şimdi nasıl bayram yapacağız
biz?” dedi Emine üzgün bir ses tonuyla… O kadar hazırlık yapmıştı. Koltuğa çöktü kaldı… Bir an tüm beklentisi
yerle bir olmuştu. Bunu gören Serkan “İş başa düştü” diye içinden geçirdi ve
eşinin yanına gidip ona kocaman sarıldı…
“Emineciğim
Salih’in ateşinin olması bizim bayramımıza engel değil ki! Bayramın birinci
günü belki evden çıkamayız ama ikinci gün üçüncü gün var değil mi? Evet bayram
insanlarla güzel ama bazen görürsün ki insanlar kalabalığın içindedirler ve
orada bayramın içinde bayramı yaşayamazlar… Yaşam sevinçleri yoktur çünkü…
Bayram bile
onları sevindirmeye yetmez… İmkanları tamdır ama bayramın da hayatın da tadını
alamazlar…
Bazı insanlar da
vardır ki o kadar imkansızlığa rağmen elindekilerle bayram gibi bir hayat
yaşarlar…
Diyeceğim o ki
bayram insanın içinde olan bir şeydir aslında. Birkaç güne sığabilecek bir şey
değildir.
Yaşam sevinci olan insan öylesine samimi
mutludur ki hayat bayram olsa ancak öyle mutlu olunur. Gerçek bayram içindeki
hissettiğin bayramdır… O yüzden zorluktan sonra gelen her kolaylık bir bayram
sebebidir… Bunu bilip buna göre yaşayabilmek hayatı bayram yapar aslında..”
Emine’ye
eşinin sarılması ve bayramın gerçeğini duymak iyi gelmişti… Gözyaşlarını sildi
ve ayağa kalktı… “Gidip Salih’e bakayım, uyanmıştır kereta” dedi. Holde
yürürken bu sefer yüzünde beliren tebessüm yaşam sevincindendi...
&
“Bayram gibi hayat yaşamak” ne güzel olmuş:) Emeğine sağlık:)
YanıtlaSilHer zorlukla beraber mutlaka bir kolaylık vardır. Karşılaştığımız sıkıntılar bizi yıkmak için değil yaşam kalitemizi ve sevincimizi arttırmak için vardır aslında🌷
YanıtlaSilİyi hissettiren bu yazınız için teşekkürler :) bayram neşe, insanın da içinde daima olsun...
YanıtlaSilHer günümüzü bayram gibi yaşamak bizim elimizde. Doğru bakış açısıyla her andan alınacak bir keyif var.
YanıtlaSilGünümüzü bayram gibi yapmak bizim elimizde gerçekten. İnsan beklentileriyle hayatının standartlarını bozuyor ve kendini mutsuzluğa sürüklüyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🤍
YanıtlaSilElinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHer şey hem benim elimde hem değil:) Çok güzel bi denge var. Kabul etmek bir problemi çözmenin mihenk taşı... kabul et ve devam et hayata o zaman gör yaşam Sevinç’i neymiş:) kaleminize sağlık🤗
YanıtlaSil