Güneşin ilk ışıklarıyla uyanmıştı Esma.
Yataktan kalkmak yerine eline telefonu alıp İnstagram'a girdi. Attığı storyleri
kimler izlemişti acaba? Gece uyumadan önce kontrol etmişti ama o sırada
görmesini istediği kişiler henüz görmemişlerdi. En çok görmesini istediği kişi ise
Okan’dı ve çok şükür görmüş hatta storysini beğenmişti bile. İçi kıpır kıpır
oldu Esma’nın, yüzünde güller açtı... Güne ne kadar da güzel başladım diye geçirdi
içinden.
Yatakta biraz daha oyalandıktan sonra
kalktı. Midesinden gurul gurul sesler geliyordu artık. Odasını toplamayı
sonraya bırakıp mutfağa koştu. Açlığını bastırmak için hızlıca bir tost
yapıverdi bir de çay aldı yanına. Bir yandan instagram'a bakıyor bir yandan
kahvaltısını yapıyordu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı bile. Farkına
varmadan iki saat geçmişti çoktan.
Oysa yapılacak bir sürü iş vardı. Nazlanarak
yerinden kalktı ama hiçbir şey yapası yoktu. Neyse bir de kahve içeyim masayı
da sonra toplarım nasılsa… Ne olacak
sanki dedi. Kahvesini içerken takip ettiği diziden bir kesit düştü telefon
ekranına. Off ne zamandır yeni bölümü bekliyordu zaten. Azıcık bakayım işlerimi
sonra hallederim diye düşündü. Yapacağı
her işi erteliyordu. Birden aklına iade kargosu geldi. Ayy kargodan gelen de
olmadı, hâlbuki süre dolmak üzere ne yapacağım şimdi diye söylendi. Aldığı
ayakkabı ayağına olmamıştı, değiştirmesi gerekiyordu. Ama kargoya ne zaman
gidebilirdi ki? Hiç zamanı yoktu. Üstelik geçen sefer evde unutmuştu kargoyu. Neyse
bu da yarına kaldı, yarın götürür
hallederim artık diye düşündü.
Aslında bu yıl ikinci kez üniversite sınavına girecekti Esma. Bu kez ciddi ciddi hazırlanması gerekiyordu. Ama canı hiç ders çalışmak istemiyordu. Ne zaman masanın başına otursa ya biri arar, ya kapı çalar, ya uykusu gelirdi. Sanki bir engel vardı önünde bir türlü geçemediği. İşte yine canı sıkılmıştı, böyle durumlarda o can sıkıntısından kaçmanın yollarını arardı Esma.
Aslında başarılı, saygın bir insan olmak,
insanlara faydalı bir meslek sahibi olmak istiyordu. İşe yaramak istiyordu, hayalleri
vardı… Peki, hayaller kurup hiç harekete geçmeden bekleyecek miydi böyle? Yoksa
minik adımlarla da olsa yola çıkacak mıydı? Hangisini seçecekti Esma?
Ertelemeye devam mı edecekti? Yoksa bir ucundan başlayacak mıydı istediği hayat
için çabalamaya? “Ben kendi ayaklarım üzerinde duran bir insan olmak istiyorum”
dedi içinden. Kimseye yük olmak istemiyordu, aksine sevdiklerinin yükünü
hafifletebilse ne güzel olurdu…
Oysa hiç bir çalışma isteği yoktu içinde.
Durumu değiştirmek için bir çabası olduğu söylenemezdi. Nasıl olsa hallederim
diye düşünüyordu. Ertelemeyi artık adet edinmişti ve bu gerçekle yüzleşmek ona
zor geliyordu. Aman neyse kalkıp bir kahve daha alayım, hem dolapta pasta vardı
onu da yerim diyerek kalktı yerinden.
Fakat Esma durduğunda hayat durmuyor, ilerliyordu.
Ertelemek hiçbir problemi çözmediği gibi aksine büyütüyor ve çözümünü
zorlaştırıyordu. Esma farkında değildi
ama ertelediği kendi hayatıydı aslında.
Peki, daha ne yaşaması gerekiyordu durumu
değiştirmek için?
İnsan hayatı neden ertelerdi ki?
&
Ertelemek hiçbir problemi çözmediği gibi aksine büyütüyor ve çözümünü zorlaştırıyordu.Cok Doğru gerçekten ,herkes kendi hayatindan şahittir bu duruma.Elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHayatımızı erteledikçe hayata yetişemediğimizin farkına varmamız gerekiyor:)
YanıtlaSilGünümüzde çoğu insanda olan şey ertelemek. Bu da hayatımızın dengesini farketmeden çokça bozuyor maalesef.
YanıtlaSilErtelemek yani hem içinin huzursuz olması hem o işinde hiç yapılmaması demektir…..
YanıtlaSilO atalet hali o erteleme yok mu! Gerçekten insanı bitiren şey. 5 dk diye diye son dakkaya vuran kalkışlar... Er başlamak kadar güzeli yok. Her işte... insan kendini dinlendirmek istiyorsa bunu yapsın. Kaleminize sağlık 💦
YanıtlaSilErtelemek çağımızın hastalığı diyebilirim birçoğumuzun sorunu. Biraz disiplin ve motivasyon ile harekete geçmeliyiz . Hayat ertelemek için çok kısa
YanıtlaSil