KIRMIZI AJANDA

 

Gün içinde belki onlarca kez açtığı kırmızı kapaklı ajandasını yine eline alıp bir şeyler ekleyip kapatmıştı. Yarın için çok heyecanlıydı. Makineler gelip, otomatlar yerleştirilecekti.

Sona doğru yaklaşıyordu artık. Hayalini kurduğu atölyeyi açmasına az kalmıştı. Çok yorulacağı günlerin olacağını biliyordu ama yine de bunlara razı olarak çıkmıştı yola.

Hayri usta yıllardır başkasının yanında maaşlı çalışıp ay sonunu zor getirirdi. Yılların birikimi olacak, söylenenleri kaldıramıyordu artık. Genç değildi artık, orta yaşlarının başındaydı ama yıllarını vermişti bu işe. İlkokulu bitirdiği yıl, babası elinden tutup götürmüştü atölyeye. Gece gündüz çalışıyor, çok yoruluyordu ve bunca yorgunluğa rağmen hak ettiği değeri görmediğini düşünüyordu. Artık canını sıkmaya başlamıştı bu iş. Nereye kadar gidecekti hiç bilmiyordu…

Hayri ustanın iş hayatı bir bayram günü yapılan sohbetle değişti.

Akrabalarından biri  "Yaa enişte, sen yıllardır bu işin içindesin neden kendi işini kurmuyorsun ki?” Diye sormuştu.  Hatta “Paran yoksa gel birlikte yapalım ne dersin?’’ bile demişti. Adam  elindeki oltu taşından yapılmış tesbihle  Hayri ustanın dizlerine vurarak anlatırken yeni bir başlangıcın da kapılarını çalmıştı sanki..

Neden olmasındı ki?  "Yirmi yedi yıldır çalışıyorum ama ayın sonunu zor getiriyorum. İşin her aşamasını da biliyorum üstelik’’ diye düşündü. Hayri usta o gazla dükkânı kiralamış, makineleri de almıştı çoktan. Sabah gün ağarmadan yollara düşüyordu.

Atölye henüz açılmıştı, çok iş yoktu aslında. Buna rağmen gider gitmez ortalığı süpürüyor, işleri bitirip sonra kahvaltısını yapıyordu. İş olmasa bile yapacak işler buluyordu kendisine. Her sabah aynı şekilde işinin başındaydı. Elemanlarla birlikte gece gündüz çalışıp müşteriyi memnun etmek için ekstra jestler de yapıyorlardı.



Üçüncü yıldan sonra artık işler oturmuştu güzel paralar kazanmaya başlamışlardı.

Bir gün ortağı  "Hayri Abi, biz iyi iş çıkarıyoruz evet ama insanlar dış görünüşe daha çok bakıyorlar. Bu piyasayı ben çok iyi bilirim. Büyük atölyelerin altındaki arabalara bak, gayet lüks araçlar. Üretici nasıl düşünüyor biliyor musun? Bunlar demek ki çok iş yapıyorlar ki altlarında bu arabalar var. İşlerimiz de iyi gidiyor bir şekilde ödenir gider biz arabayı değiştirelim abi. Gidelim az bir kredi ile alalım ne olacak?” diye ısrar etmişti. Para kazandıkça harcamaları da artıyordu. Arabayı, yeni bina alımı izledi. Bir borç bitmeden yeni krediyle borçlanıyorlardı… İnsanlar "Siz çok akıllısınız çok iyi yatırımlar yapıyorsunuz’’ dediğinde kendisi ile gurur duyuyordu Hayri Usta. O artık bu sektörde  “Hayri Bey” olmuştu…

Zamanının çoğunu iş dışında geçiriyordu. İşleri artık çalışanlar hallediyordu. Çoğunlukla dışarıda olduğu için işyerinde olan bitenden habersizdi Hayri Bey. Zaten haberi olsa da kulak ardı ediyordu. Bu yüzden muhasebe servisini gözü kapalı teslim ettiği Aslı hanımın söylediklerini de önemsememişti. Eğer dinleseydi hammadde alımı yaptıkları firmanın eksik ürün teslim ettiğini en başından anlayabilirdi.

Hayri Bey kendi halinin farkında değildi ama muhasebeci kız biliyordu neler olduğunu...

Gittiği bir seminer programında bozulmanın ve toparlanmanın aşamalarını öğrenmişti. Hiçbir şey birden bire olmuyordu, insanlar oluşturdukları sebeplerin sonuçlarını yaşıyordu.

Eğitimde öğrendiği bilgilere göre bu gidişat hayra alamet değildi…

Zaman Aslı’yı haklı çıkarmıştı. Dürüst, çalışkan, yumuşak huylu Hayri Usta gitmiş yerine insanlara üstten bakan, malına mülküne güvenen Hayri Bey gelmişti. Yavaş yavaş bozulmuştu Hayri Usta. Bu değişim işyerine de sirayet etmişti ve bu süreçte Aslı işten ayrılmaya karar verdi. Aslı’nın işten ayrılma isteği Hayri Bey için dönüm noktası oldu. Aslı bu firmanın yapıtaşlarından biri gibiydi. Hiçbir işaret Hayri Bey’i uyandıramamıştı ama bu haber oturup yeniden düşünmesine gerekçe oldu.

O geceyi ofisinde sabaha kadar düşünerek geçirdi. Doğru tepkiler verirse toparlanmasının ve işleri düzene koymasının mümkün olacağına inanıyordu. Aslı ayrılırken bir kaç evrak teslim etmişti Hayri Bey’e. Evrakların arasında yıllar evvel tuttuğu ajandayı bulmuştu. Kırmızı kapaklı yıpranmış deftere ne çok şey not almıştı bir zamanlar. Kırmızı ajandasının boş kalan ilk sayfasına birkaç soru ekledi Hayri Bey. Kim bilir belki toparlanmanın ilk adımı bu olurdu?

İşlerin bu noktaya gelmesinin sebebi ne?

İlk günlerin bereketi,  mutluluğu, huzuru neden bozuldu?

Zararın bu noktasından dönmenin bir yolu var mıdır?

İşleri yeniden nasıl toparlarız?



Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Açıp bakmalı, kırmızı ajandalarımıza..

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize, emeğinize sağlık çok guzel ve faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Tren raydan çıkınca kıvılcımlar saçar aynı hızda giderse devrilir. İnsan da hayatta bazen raydan çıktığındaki kıvılcımları işaretleri farkedip tekrar raya girmeli henüz tren devrilmeden. Ne kadar güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Elinize ,kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 🌺

    YanıtlaSil
  5. İnsan toparlanmasının zıddında bozulmasının işaretlerini bilmediğinde nereye gittiğini de göremiyor. Geç kalmadan görebilenlerden olalım:))

    YanıtlaSil
  6. Insanin hata yaptığını anlayip geri dönmek istemisidir asıl kıymetli olan. Hayri bey bunu yapabilmis. Peki ya hatada ısrarcı olursak...

    YanıtlaSil
  7. Hatanın neresinden dönerseniz kardır demişler. Erken farkedip dönenlerden olmak dileğiyle...
    Ellerinize sağlık. Çok teşekkürler ...

    YanıtlaSil
  8. İnsan olayın içinde olduğunda göremiyor gerçekleri…İşaretleri görebilmek o kadar kıymetli ki…

    YanıtlaSil
  9. Bu hayatta hiçbir şey birden bire olmuyor; azı küçümsediğimiz aman bundan da ne olacak dediğimiz o minik minik yanlışlar ya da doğru hamleler bizi bozuyor ya da zıddında toparlanmamıza vesile oluyor. Ne güzel, düşündürücü bir yazı olmuş. ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  10. İnsan ne oluyor diye sorup düşünmeye başladıkça gerçek soruları kendine sormaya başlıyor .kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  11. Harika bir yazı olmuş ellerinize sağlık.iş hayatında işler düzeldikçe, toparlandıkça bizler farkında olmadan bozulabiliyoruz ve o İlk günlerin bereketi, mutluluğu, huzuru kaybediyoruz.

    YanıtlaSil
  12. İnsan hayatında üst levele çıktığında bir daha bana bir şey olmaz diyor. Ama yaptığı hataların sonucunu tokat gibi yiyor maalesef. Mühim olan da peki bundan sonra nasıl başlamalıyım? Kaleminize sağlık çok güncel bir yazı olmuş.👏

    YanıtlaSil
  13. Nerden geldigini unutmucaksin hiç bir zaman ve prensiplerini hiç bozmuyacaksin

    YanıtlaSil
  14. Burada okurken hikaye gibi geliyor olsada zaman zaman benzer konularda kendini görüyor insan
    Çok güzel atifda bulunmussunuz kaleminize emeğinize sağlık farkındalık oluşturduğunuz ayrıca teşekkürler..

    YanıtlaSil
  15. Her şeyin işareti vardır aslında...
    Güzel yazı için teşekkürler 🍃

    YanıtlaSil
  16. İnsan sebeplerini değiştirince sonuç nasılda değişiyor, grift bir hale geliyor. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder