Sedat oturduğu banktan denizi seyrederken düşüncelere dalmıştı. Son zamanlarda üzerinden tonlarca ağırlıkta yük kalkmış gibi hissediyordu. Kuş gibi hafiflemişti. Denizi izlerken düşünmek ona iyi gelmişti. Bugün oğlunun mezuniyeti vardı. Mezuniyete yetişmek için otobüs durağına doğru giderken gülümsüyordu. Hayat aslında ne kadar güzeldi, ama bunun için çok badireler atlatmıştı. Otobüste dışarıyı izlerken yeniden daldı geçmişe…
İyi halden tahliye edilmesinin üzerinden neredeyse on yıl geçmişti. Aynı anda üç işte birden çalışması… Borçlarının tamamını ödemek için var gücü ile mücadele etmesi… Ailesini toparlamak için çabalaması… Sanki her şey bir çırpıda olup bitmişti. Bu süreçte ailesi birbirine daha da kenetlenmiş ve mücadelesinde Sedat’a destek olmuştu.
Sedat’ı derin uykusundan uyandıran ve onu düştüğü yerden kaldıran asıl süreç hapishanede katıldığı bir eğitim programı olmuştu. “Seçimlerinizi yaparken; sizi yönlendiren, istekleriniz mi yoksa ihtiyaçlarınız mı?’’ diye sormuştu eğitmen.
Bugüne kadar, bırak üzerinde düşünmeyi ayrımını bile yapmadığı kavramlardı bunlar. Dört duvar arasında geçirdiği zamanın, ailesinin dağılmasının ve en kötüsü hırsız damgası yemesinin en önemli nedeni, istek ve ihtiyaçlarının ayrımını yapamamasıydı.
Başlangıçta iyi bir kariyeri, güzel bir evi ve mutlu bir ailesi vardı. İşinde terfi alıp finans müdürü olunca, yıllardır oturdukları mütevazı semtten ayrılıp, daha lüks bir semte taşınmalarının sorunların başlangıcı olduğunu o zamanlar bilmiyordu.
Ne hayallerle yerleşmişlerdi yeni evlerine, oğullarını özel okula vermişlerdi. Biz sıkıntı çektik, o daha iyi şartlarda eğitim alsın ve hayata daha donanımlı hazırlansın diye düşünmüşlerdi.
Önceleri her şey çok iyi gidiyordu, zamanla tüketimlerine kazancı yetmemeye başladı. Eşi, yaz tatilinde, arkadaşlarının gittiği tatil köyüne gitmeyi çok istiyordu. Tatil köyünde bir hafta geçirmek neredeyse ikinci el bir araba fiyatı kadardı. Şirketin kasasından para almak aklına nereden gelmişti hatırlamıyordu ama nasıl olsa geri öderim diye düşünmüştü.
Başkasının parasını izinsiz almak nasıl normal gelmişti Sedat’a?
İlerleyen süreçte o parayı yerine koyamadığı gibi, daha fazlasını da almıştı. Çocuğun tableti, bilgisayarı, telefonu, eşinin kıyafetleri, çantası, evde eskiyen eşyaların yenilenmesi… Hepsi de yeni çevrelerine uyum sağlamak için alınması gereken ihtiyaçlardı.. İmkan arttıkça insanın marifetsizleştiğini o zamanlar bilmiyordu.
Yapıp ettikleri, sonunda onu cezaevine düşürmüştü ama orası gerçekten onun için bir hayat okulu olmuştu. Orada katıldığı eğitim yeni ufuklar açmıştı zihninde.
İstek ve ihtiyaçlarının ayrımını en başta yapabilseydi nasıl bir hayatı olurdu acaba?
Muhtemelen komşuluk ilişkilerinin gösterişten uzak ve samimi olduğu o mütevazı semtte oturmaya devam ederdi. Ne eşini ne de çocuğunu bu kadar şımartmazdı. Başarılarının ve elde ettiğin kazançların daha azı ile yetinirdi. Hayattan aldığı doyum becerisini miktarlara bağlamazdı.
Geçmişte olan şeylere üzülmeye devam etmek onların çözülmesi için yeterli değildi. Hapishanedeyken bir karar vermişti. Hayat henüz sona ermemişti. Yapılan yanlışları düzeltmek ve hayata yeniden başlamak için nefes aldığı sürece her zaman bir ümit vardı.
Sedat kararını kendisini ziyarete gelen eşi ve oğluna da açıklamıştı. O gün ümit dalgası hepsini sarmıştı. Sedat’ın cezaevinde olması ikisini de çok yıpratmıştı. Eşi annesinin yanına taşınmış zor bela bir iş bulup çalışmaya başlamıştı bu süreçte. Sedat’ın yeni başlangıç kararı, her zorlukla beraber mutlaka bir kolaylık olacağına olan inançları arttırdı. Kararlarını uygulamayı kolaylaştıran şey ise iyi halden dolayı tahliye kararı oldu. Sanki hayatı yeniden bahşedilmişti. O günden bugüne on yılda ne çok şey değişmişti…
Hayat her zaman soru sorar insana ‘’şimdi ne yapacaksın? Sana verilen ya da senden alınan ile’’.
‘’Geçmişte yapılan hatalar, insanın bugün doğru olana yönelmesinin üzerinde baskı oluştursa da insan iradesi doğruyu seçecek ve yapacak güçtedir.’’ diye geçirdi içinden. Buna defalarca şahit olmuştu, geçirdikleri o zorlu süreçte.
Megafondan gelen sesle irkildi Sedat, ışık hızıyla sıyrıldı düşüncelerinden. İneceği durağa gelmişti bile. Otobüsten inerken geçmişten ders almanın rahatlığı vardı üzerinde. Gülümseyerek yürüdü oğlu ve eşine doğru…
Eğitimleriniz bizim için dönüm noktası oldu...iyi ki varsınız...
YanıtlaSilİnsan duyduğu şeyleri bildiği şey zannediyor. İstek ve ihtiyacı çok duyduk ama gerçekte ki anlamları üzerinde ne kadar düşündük.
YanıtlaSilSeçimlerinizi yaparken soracağımız can alıcı soru: istek mi? İhtiyaç mı? :)
YanıtlaSilAnlam kazanması, doğru deneyimi alabildiğinde olur.. Makalenin sonunda olduğu gibi, hayatımız, tepkilerimizi anlayabildiğimizde olan o tebessümle geçsin:)
YanıtlaSilÜmit vari olmak... Çevremize de bunu yaymak ne kadar önemli. İnsan dönüş olmadığı düşüncesine kapılıyor dibe doğru giderken ama hala devam ediyor hayat ve hala umut var... kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilHer seçim bizi onunla ilgili sonuca taşır doğru, kaliteli seçimler yapalım İnşALLAH
YanıtlaSilHayat devam ettiği sürece , insan hatasından geri dönebilir... Her aşamada. Ne güzel
YanıtlaSilHayat her zaman soru sorar insana ‘’şimdi ne yapacaksın? Sana verilen ya da senden alınan ile’’. Hayatın sorduğu sorulara doğru cevap verebilmek için bilincimizin gerçekten açık olması gerekiyor, bunu yapabilmenin yolu da isteklerimizi kontrol etmekten geçiyor. Düşündüren bir yazı olmuş. Farkındalık için teşekkürler 🌷
YanıtlaSilKaleminize sağlık, ümit veren bir yazi olmuş.
YanıtlaSilInsanın hatasindan sonraki secimleri ne kadar kiymetli...
YanıtlaSilPısman mi olacaksın, hatana kilif mi bulacaksin...