Bu gün, güne çok erken başlamıştı Sema. Her zamanki gibi yapılacak
çok iş vardı…
Hızlıca kızlarını uyandırdı. Onlar okul için hazırlanırken Sema
kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Aralarında sadece bir yaş olan iki kızı vardı
Sema’nın. Onları büyütürken başlarda ne zorluk çekmişti ama şimdi iyi ki peş
peşe olmuşlar diyordu. Çünkü kızları çok iyi anlaşıyorlardı. Henüz ilkokul
çağında olan iki kız sanki yetişkin gibi birbirini koruyup kolluyordu.
Bu durum Sema'yı çok mutlu ediyordu.
Sema her sabah olduğu gibi kızlarını okula bırakıp geri döndüğünde komşusuna da uğradı. Komşu ev tadilatta olduğu için arada ihtiyaçları var mı diye kontrol ederdi. Temizliğe bile yardım edebileceğini söylemişti onlara. Sema kimin bir şeye ihtiyacı olsa hemen yardıma koşardı. İnsanlarla çok çabuk bağ kuruyordu. Hatta çoğu zaman insanlar talep etmese bile Sema yardım teklif ederdi. Haliyle birilerine yardım edeyim derken kendisine çok zamanı kalmıyordu. Misafir olarak gittiği evde bile ev sahibinden daha fazla hizmet ederdi. Gelen övgüler onu ayakta tutan motivasyon kaynağıydı.
“Ne kadar iyi bir insan, herkesin yardımına koşuyor.” “Aa merak
etmeyin Sema halleder.” gibi sözler kulağına ulaştığında sevilmek, takdir
görmek onu gururlandırır, mutlu ederdi.
Peki, herkesin onu sevmesi mi
gerekiyordu gerçekten?
Aslında kiminle bağ kuracağımıza kendimiz karar veririz. Bize
zarar veren kimselerle bağ kurmak istemeyiz. Bu yüzden ilişkilerde seçici olmamız gerekir.
Peki, Sema kiminle bağ
kuracağını seçiyor muydu?
Marifetli biriydi, elinden gelen her şeyin en iyisini yapardı ama insanlara
yardım edeyim derken işlerine de karışmış olurdu. Bu durumun farkında
olduğundan kendine engel olmaya çalışır ama yine birilerinin işine karışırken
bulurdu kendini. Yardım bahanesiyle
“Ya senin işine karışmak gibi olmasın ama…” diye başlayan cümlelerle işlerine
karışmış olurdu. İşte bu tavrı insanları rahatsız edebiliyordu. Bunu aldığı
tepkilerden az çok anlıyordu. Oysa tek amacı yardım etmekti. “Bu devirde
kimseye yaranılmıyor” diye düşünüyordu böyle zamanlarda.
Sema bu kadar yardımsever olmasına rağmen yardıma ihtiyacı
olduğunda etrafında kimseyi bulamazdı. Zaten kendi ihtiyacı olduğunda başkasına
pek iş bırakmazdı ama insanların ona ” Yardıma ihtiyacın var mı?” diye
sormasını istiyordu içten içe. Kendisine değer verildiğini hissetmek istiyordu.
Aslında Sema, bir şeylerin yolunda
gitmediğinin farkındaydı. Bir yerlerde yanlış yapıyordu ama nerede?
“Ben insanlara gereğinden fazla değer veriyorum işte ne yapayım
ben de böyleyim.” Demekte bulmuştu çözümü ama bu hiçbir şeyi değiştirmemişti.
Tabii etrafındakilere bu kadar koşturunca eşini de ihmal ediyordu.
Oysa eşi Sema'yı çok severdi. Gönlünü hoş tutmaya çalışırdı. Ehliyet sınavını
geçemeyip tekrar kursa yazılmak zorunda kaldığında eşi desteklemişti Sema’yı. “Üzülme sen bir daha
girersin sınava” demişti. Sema eşiyle övünürdü bu yüzden. Onu anlayan ve eğlenceli bir eşi vardı ama
Sema eşinden çok başka insanlara vakit ayırıyordu.
Komşusu Ayça mutfak tadilatını bitirmişti artık temizlik ve
yerleştirme yapılacaktı. Sema hemen komşusuna gidip ertesi sabah erkenden
temizliğe gelebileceğini söyledi. Komşusu hayretle “ Sabahın köründe ne işin
var burada” diye sordu. Sema bu çıkışa
biraz kırılmıştı.
Bu terslenmeyi hak etmediğini düşünüyordu. Daha önce bir başka
arkadaşı da benzer bir şekilde terslemişti Sema’yı. “ Akşam size gelir kız kıza
takılırız ”dediğinde “Sema abla o saatte eşinin yanında olman gerekmiyor mu?”
demişti.
Peki, bunlar Sema'nın
sadece kırılacağı sözler miydi? Yoksa üst üste gelen bu çıkışlar Sema’ya bir
şey mi anlatıyordu?
Hayat bazen gerçekleri başkalarının ağzından duyurur. Bu, hayatın
bize bir şeyleri öğretme stilidir. İnsanlar çoğu zaman şikâyet eder ama problemini görmek istemez. Ancak karşılaştığı
şeylerin tesadüf olmadığını düşünenler, problemin çözümünü bulabilir.
İnsan bir şeyi çok istediğinde o konuyla ilgili gerçekleri duymak istemez. Sema’ya da uyarılar geliyordu ama duymak bile istemiyordu. O İnsanlar tarafından sevilen, sayılan, popüler biri olmak istiyordu.
Peki, gerçekten ihtiyacı popüler olmak mıydı?
Kendine sorması gereken soru neydi?
Acaba insanlardan takdir görmek bu kadar önemli miydi?
&
İnsan asıl sorumluluğunu asıl yapmasi gerekenleri yapmadığında hayatta problem yaşar.
YanıtlaSilYanlışlarının farkına varabilen ve düzeltmeye çalışan insan olmak niyetiyle...
YanıtlaSilSema’nın dününden daha iyi hali, her eve lazım:)
YanıtlaSilİnsan kendini sanki iyi bir şey yapıyorum gibi hissediyor beğenilme kaygısıyla yapınca. Oradan kandırılıyoruz. İyi bir şey ama aşırı ve niyet iyi değil. İhtiyaç giderme değil... Farkındalık uyandırıcı bir yazı kaleminize sağlık🌺
YanıtlaSilİnsan insana yaranmaya çalıştıkça hep daha fazlasını ister ama bu o insanı tatmin etmez. Aslında doğru yere beğenilmeye çalışsaydık bunları yaşamayacaktık
YanıtlaSil