ADIM ADIM YENİDEN

 

“Hadi anne uyan!”

Kızının sesini duyduğuna sevindi Ulviye, ama gözünü açamadı. Daha doğrusu açmak istemedi. Biraz daha oyalanmak istedi. Meral olmasa bütün gün yatarım uyurdum diye düşündü. 

“Hadi anne uyan!”

“Ihhhhh birazcık daha uyuyayım ne olur.”

Kazanın üstünden üç hafta geçmişti. Kaza anını düşündü. Önce kamyon şoförünü suçlu bulmuştu. Oysa otobanda üst geçit yerine kestirmeden karşıdan karşıya geçmek onun seçimiydi. Hep bildiğini okurdu. En sonunda bu da olmuştu. Neredeyse ölüyordu. Belki ölsem daha iyiydi diye düşündü. Bu bacaklarla Meral'e yük olmaktan başka ne işe yararım artık.

“Hadi anne uyan, kalk artık.”

Meral'in sesini duymak iyi geliyordu ama onu azarladı.

“Kalkmak mı? Bir de bu halimle alay mı ediyorsun benimle?”

Hastanedeki doktor yürümesinin düşük bir ihtimal olduğunu, çok çalışması gerektiğini söylemişti.

“Aman annee, hadi ama artık, çocuk gibisin hadiii hadiii ...”

“Bazen düşünüyorum” dedi Ulviye, “Seni kendim doğurduğumu bilmesem üvey kızım mısın diye merak edeceğim. Çok eziyet ediyorsun bana. Yapamıyorum işte yapamıyorum yeter artık bıktım! Bak hiçbir gelişme olmuyor böyle kaldım işte neden beni bu kadar zorluyorsun?”

“O öyle değil anne lütfen hadi! Önce oturduğumuz yerden esneme egzersizlerimizi yapıyoruz…”

Meral bıkmadan usanmadan yediği azarlara rağmen devam ediyordu. Ulviye, kızının zoruyla günlerdir bu sıkıcı ve yorucu hareketleri yapıyordu, başlangıçta çok zordu, artık alışmaya başlamıştı hatta keyif bile alır hale gelmişti.

“Televizyonu açsana Meral” dedi Ulviye. “Hayır” diyerek net bir şekilde kestirip attı Meral. “Sen yürüyene kadar televizyon yasak, unuttun mu? En ufak yaramazlık istemiyorum, hareketlerine konsantre ol.” Meral ile baştan kurallar konusunda anlaşmışlardı. Ama canı bazen öyle şeyler istiyordu ki bu ağır beslenme ve egzersiz programına ne gerek var diye yine şikayet edip söylenmek istedi. Bu sefer ilk defa öfkesini yuttu ve sustu. “İyi aman peki tamam kızma hemen” diyerek hareketlerine devam etti.

Günler böyle geçti. Ulviye teyze emekleyerek güçlendikten sonra ayağa kalkıp yürüyen bir bebek gibi, aylar sonra sağlığına kavuştu. Bu süreçte her istediğini yiyememiş, onlarca kilo vermiş, ama eskisinden daha zinde daha sağlıklı bir hale gelmişti. Uykusuna dikkat ediyor, erken yatıp erken kalkıyor, gün boyu hareket ediyordu. Çok zindeydi, hatta gençleşmiş yüzüne nur içine yaşam sevinci gelmişti. Artık Meral olmasa da sabah güneş doğmadan uyanıyordu. Yaptığı hareketlerde de ustalaşmıştı. Yürümeden önce mutlaka ısınma ve esneme hareketleri yapıyordu. “İki kez yürümeyi öğrendim ben” diyordu. “Hem de daha iyisini.” İlmek ilmek örülmüş, el emeği göz nuru dikilmiş bir kıyafet gibi. Sağlığına tekrar kavuşmuştu. Artık tekrar yürüyebiliyor, kendine yetebiliyordu. “ALLAH'a çok şükür dualarımı kabul etti”

Peki Ulviye teyzeyi tekrar yürüten neydi?

Doktorların verdiği program mı?

Meral'in zorlamaları, motive eden konuşmaları mı?

Pişirip zorla içirdiği paça çorbaları mı?

Nasıl disipline olabilmişti? Nasıl motive olabilmişti.

Aslında cevap hedefi doğrultusunda yaptığı ve yapmadıklarında gizliydi. Cevap konuya ödenen bedeldeydi.

"Bedel insanın şifasıydı çünkü. "

Sınavlarımızı kazandıran.

İnsanı dününden iyi yapan, bir üst lige taşıyan konu.

Başarıların tesadüfi değil, kalıcı olması için ihtiyaç duyulan konu...

Peki, "bedel" ne demekti?

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Emeksiz yemek olmaz derler ya insanda emek harcamadan güçlenemiyor. Kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  2. Bedel insanın şifasıdır..
    Ne güzel anlatım çok özverili . Emeğinize sağlık 💕

    YanıtlaSil
  3. Doğru bedelleri görmek için okumalı dinlemeli.. çok güzel bir yazı olmuş👍🏻

    YanıtlaSil
  4. İnsan düştüğü yerden kaldıran şey mi Bedel? Elinize sağlık ufuk açan bir yazıydı.

    YanıtlaSil
  5. Bedel insanın şifası, hayirli bedeller Rabbım nasip etsin bize insAllah

    YanıtlaSil
  6. Bedeli bir anlamak... Şifasını bulabilmek...

    YanıtlaSil
  7. Kızı annesini yetiştiriyor der misin hiç? Evet demelisin... yetiştirmek insana amacını yeniden hatırlatmak.... ona şevk vermek... Umut vermek... emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  8. İnsan hedef belirleyip, o hedef uğruna yapması gerekenleri yaptığında hayat onun bedellerinin karşılığını mutlaka verir. Ne güzel bir yazı, kaleminize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  9. Cevap, insanın hedefi doğrultusunda yaptıkları ve yapmadıklarında gizli.
    Çok güzel yazı olmuş. Emeğinize sağlık 💕

    YanıtlaSil
  10. Bedel insanın sifasidir ...Ne kadar doğru ne kadar güzel bir tanımlama ..Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Bedel 'in şifa olduğunu somut olarak da görmüş olduk. Küçükten başlayarak yavaş yavaş yapılan emekler bir süre sonra karşılığını veriyor.... Ama nedense insan şifasından kaçmak ister. Çalışmadan yorulmadan olumlu sonuç ister anlık hazları keyifleri rahatlıkları ister. Bilmez ki şifası bedeldir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder