ŞANSLI ÇİFT

 

Elif ve Can'ın yolları, şehirdeki küçük bir kafede kesişti. Elif, kitabını okurken gözleri ara ara dışarıya kayıyordu. Can ise müşterinin az olduğu bu vakitte masasındaki kahvesini yudumlarken etrafı izliyordu. Gözleri bir an Elif'e takıldı. Dışardan bakıldığında kitaplarına gömülmüş, derin düşüncelere dalmış gibi duruyordu genç kız.

İstanbul’a okul için gelmişti Elif.  Ailesiyle birlikte küçük bir kasabada yaşıyordu normalde. Doğal olarak İstanbul çok büyük ve karışık gelmişti Elif’e. Koca şehrin kalabalığı ve keşmekeşi korkutmuştu onu. Bu yüzden etrafındaki insanlarla bırak ilişki kurmayı, iletişim bile kurmak istemiyordu. İnsanlar samimiyetsiz ve kaba geliyordu ona. Hem kaldığı yurtta hem de okuldaki arkadaşları çok yüzeyseldi. Kendi rahatlarını düşünüyorlardı hep. Okula geliş sebepleri gezi ve eğlence gibi görünüyordu. Rahat yaşamaya çok alışmışlardı sanki.

Rahat bir yaşam ama nasıl?

Ailelerinin onlara sunduğu imkânları kullanarak, bazen de o imkanları zorlayarak. Hep almaya alışmış, alamayınca da tepkisini ortaya koymuş gençlerdi onlar. Elif onlardan farklıydı, küçüklüğünden beri aile içinde sorumluluk almaya alışmıştı.

Annesi Semra hanıma göre çocuklar ailenin kanatları altında iken sorumluluk bilincine varmalı, hayattan pay almalı ve problem çözme marifetlerini geliştirmeliydi. Yoksa hayata karşı nasıl güçlü olabilirlerdi ki?

O zamanlar biraz zorlansa da şimdi ailesinin yaptığı şeyin ne kadar doğru olduğunu görüyordu. Oda arkadaşı yatağını toplamıyordu, kıyafetleri odanın muhtelif yerlerindeyken giysi dolabı her an içindekileri dışarı püskürtecek gibiydi.

Bunları düşünürken dalıp gitmişti Elif, kendi kendine gülümserken karşı masada oturan ve bir süredir onu izleyen delikanlının da ona bakarak gülümsediğini fark etti. Gülümseyerek kendisine bakan birini görünce utandı ve başını öne eğdi.

Can,  Elif’in rahatsız olduğunu fark etmiş ve durumu düzeltmek istemişti. Cesaretini toplayarak  Elif’e selam verdi. O da en az Elif kadar utangaç ve heyecanlıydı aslında. Aynı üniversitenin farklı bölümlerinde okuyorlardı. Yolları bu küçük şirin kafede kesişmişti işte. Can ailesine yardımcı olmak için gündüzleri bu kafede çalışıyor ve okulun akşam derslerine devam ediyordu.

Bugünkü karşılaşma aralarında oluşacak bağın habercisi gibiydi.

Bu kafe Elif’in ders çalışma mekânı olmuştu bir süre sonra. Bu vesileyle Elif ve Can birlikte daha fazla vakit geçirmeye başladılar.

Aralarında oluşan kuvvetli bağ öğrencilik hayatlarında birlikte yol almalarına birlikte gelişmelerine yol açmıştı. Birbirlerinin hayatına anlam katan parça oldular zamanla. Yapbozun eksik parçasını bulmuş gibiydiler.

Hayata bakış açıları, ulaşmaya çalıştıkları hedefleri ve amaçları onları birbirine daha sağlam bağlar ile bağlamıştı..  Okulu bitirdikleri yıl Can zaten stajyer olduğu iş yerinde iyi bir pozisyonda işe başladı. Elif de kısa sürede uluslararası bir firmanın dış ticaret biriminde çalışmaya başladı. Zorlanmasına rağmen, her sabah keyifle işe gidiyor ve verilen sorumlulukları en iyi şekilde yerine getiriyordu.


Artık hayatlarını evlilikle birleştirmelerine bir engel kalmamıştı. Nikah davetiyelerini dağıtırken okul arkadaşlarının bir çoğuyla buluşup görüşmüşlerdi. Çoğu mezun olamamış, mezun olanlarsa hala işe başlamamıştı. Okul arkadaşları Elif ve Can’ın çok şanslı olduğunu hayatlarının o yüzden yolunda gittiğini düşünüyorlardı. Onların hayata karşı güçlü ve başarılı olmalarını şansa bağlıyorlardı.

Gerçekten Elif ile Can’ın başına gelenler sadece şans ile açıklanabilir mi peki?

Karşılaştığımız her problemi şansa bağlamak çözümden uzaklaştırıyor olabilir mi?

Peki, insan şikâyet ederek, başkalarını suçlayarak, içinde bulunduğu zor durumdan bir çıkış yolu bulabilir mi?

Ya hayat bizim davranışlarımıza göre bize geri bildirim veriyorsa?

O zaman yaşadıklarımız ve karşımıza çıkan şeyler bizimle ilgili olabilir mi?

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. İnsan kendi oluşturduğu sebeplerin sonuçlarını yaşar. Ya iyi yönde ya da kotu yönde. Çok güzel bir yazı olmuş :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder