İNSAN ANLAŞILMAYI BEKLEDİ

 

Sevim ile Mustafa fakültede tanışmışlardı. O zamanlar arkadaşları arasında tatlı atışmaları ile tanınırlardı.  İşte o atışmalar zamanla aralarında bir bağ kurulmasına yol açmıştı. Mezun olur olmaz da evlenip yuvalarını kurdular. İlk zamanlarını oldukça keyifli geçirdikleri evliliklerinde bazen gerginlikler de yaşanıyordu. En çok düğün sürecinde yaşananları hatırlamak Sevim’in moralini bozuyordu. O süreçte iki ailenin birbirinden farklı istekleri iki genci çok bunaltmıştı. Sevim’in şikâyet ettiği konuların başında düğün geliyordu çünkü Mustafa düğünle ilgili her sorunda sessiz kalmış Sevim’i yalnız bırakmıştı. Bu sessizlik ailesiyle Sevim’in karşı karşıya gelmesine yol açmıştı. O yüzden konu ne zaman düğünden açılsa Sevim kendini Mustafa’ya laf sokarken buluyordu.

Tüm bunlara rağmen birbirlerini seven bir çiftti onlar.

Evliliklerinin üçüncü yılında çocuklarının olacağı haberini aldıklarında dünyalar onların oldu. Mutlulukları bu haberle taçlandı, tüm olumsuz hatıralar bu haberle rafa kalktı. Çünkü gündemlerinde artık bir çocuk vardı.

Sevim bebeği olacağı için çok heyecanlıydı, her ortamda konuyu bir şekilde bebeğe getiriyordu. Merakı, ilgisi, algısı hep bebeğiyle ilgiliydi. Mustafa ise yine oldukça sessizdi. Mutluluğunu da hüznünü de iç dünyasında yaşıyor gibiydi.

- “Zaten hep böyle olur, günlük meseleleri geçtim önemli mevzularda bile sessiz kalırdı.”

Sevim’in doğumu yaklaştıkça yürümekte bile zorlanır olmuştu. Oturduğu yerden yardımsız kalkamıyordu, hele yataktan kalkmak tam bir eziyetti. Ters dönmüş kaplumbağa gibi debelenip duruyordu. Sevim, Mustafa’dan ne zaman yardım istese Mustafa ya geç ya da çok yavaş kalıyordu. Şöyle hamileliğin nazını keyfini doyasıya yaşayamamıştı  “Sanki hamile olan o” diye söylenir olmuştu Sevim.

-“Zaten ben ne zaman bir şey istesem hep ağırdan alır.”

Beklenen gün gelip çatmış bebeklerini sağlıkla kucaklarına almışlardı. Aileler ve arkadaşlar bu sevinçli haberi paylaşmak ve bebeği görmek için geliyorlardı. Bu geliş gidişlerle ev adeta ziyaretçi akınına uğramıştı. Herkes yardımcı olmaya çalışıyor, bir işin ucundan tutuyordu.

Taze baba Mustafa ise bu süreçte köşe koltuğuyla bütünleşmiş uyuklayıp duruyordu. Sevim’in söylenmeye başlaması için Mustafa’yı görmesi yetiyordu.

-“Zaten kim çalışırsa çalışsın yorulan hep Mustafa oluyor.”

Bebeklerinin büyüme sürecinde Mustafa daha çok göze batar olmuştu. Sevim’in şikâyetleri giderek artmış, zamanla bu söylenmeler otomatiğe bağlanmıştı. Artık Sevim Mustafa hakkında sürekli söylenip şikâyet etmesiyle bilinir olmuştu. Arkadaşları Sevim’i uyarıyorlardı; “Çok fazla şikâyet ediyorsun. Haklı olsan bile haksız görünüyorsun” diyorlardı ama Sevim kendisini durduramıyordu. İşin kötüsü bu kadar şikâyet etmek bir işe de yaramıyordu. Mustafa daha çok içine kapanıyor kendi dünyasına çekiliyordu. Ona ulaşmak giderek zorlaşıyordu.

Sevim yıllarca Mustafa’nın konuşmasını sohbet etmesini bekledi, Mustafa da Sevim’in biraz daha az konuşmasını. Sanki birinin konuşabilmesi için diğerinin konuşmayı azaltması gerekiyordu.

Aslında ikisi de her insan gibi anlaşılmayı bekledi ama anlaşılır olmayı beceremedi.

Peki, eşi tarafından anlaşılmayı bekleyen sadece onlar mı?

Onların evi biraz bizim de evimiz değil mi?

Onların ilişkisi de biraz bizimki gibi değil mi?

İnsan gerçekten yıllardır birlikte yaşadığı neredeyse bir ömrü birlikte geçirdiği eşini tanımamış olabilir mi?

İnsan ilişkilerinde en yakınındakini, burnunun dibindekini göremiyor olabilir mi?

Eşini, çocuğunu hatta kendini tanımanın, anlaşılır olmanın hatta karşımızdakini anlamanın kolay bir yolu olabilir mi?

&

Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" ; insanın amacını amaç edinen bir gerçeklik ilmidir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Çok tanıdık geldi:)Halbuki birbirini tanıyarak da evlenmişlerdi ama pek de tanımamak böylesi günlük problemleri oluşturuyor.Gerçek sebebi bulabilmek ve gerçek çözümü de beraberinde getirir.

    YanıtlaSil
  2. Ahhh insan….! Anlaşılmayı başka bir insandan bekliyor. Oysa diğer insan da eksik kusurlu aciz. Ben de hep başkaları tarafından anlaşılmayı bekledim ve sonuç hep hüsran oldu. Anladım ki beni en iyi Yaradanım anlıyor. Ama Ona yakınlaşmam Onu anlamam için benim önce kendimle nefsimle yüzleşmem gerekiyormuş. Kendimi düzeltebilmem için bana tutulan aynaları okumayı öğrenmem gerekiyormuş. Bu okumayı öğrenme yoluyla tanıştıktan sonra dtö ile de tanışmak nasip oldu ve gerçekten kendime boşuna yük ettiğim şeyleri anlamaya başladım başkalarını da tanımaya anlamaya başladıkça. Her yaratılmış kendine has özelliklerde yaratılmış. Kimse kimseye benzemiyor. İnsan kendisine de başkalarına da merhametli olmayı öğrenmeye başladıkça Yaradanın ahlakını yansıtmaya başladıkça hayat gerçekten kolaylaşmaya başlıyor.

    YanıtlaSil
  3. Bu hayatta her şeyin bir stratejisi var, insanı tanımanın da. Yeter ki insanoğlu öğrenmeye açık olsun. Evet bu durum hemen hemen her ailenin yaşadığı bir problem, bizim karşımıza özellikle bizim ziddimiz insanların çıkıyor olması bir tesadüf olabilir mi? Bizim orada görmemiz gereken şey ne olabilir? Soru varsa cevap da var. Nerede? "Kim Kimdir Insan Tanıma Seminerinde"🌷

    YanıtlaSil
  4. İnsan anlaşılmayı beklerken kendisi bile anlayamıyabiliyor..
    Neyse ki, bunu anlatan iyi insanlarla karşılaşmak mümkün.. ❤️✨
    Kaleminize sağlık..
    Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  5. İşte insan her zaman kendisiyle karşı tarafın arasındaki farkı anlamadıysa,hep kendini haklı çıkartmaya çalışır.

    YanıtlaSil
  6. Birbirimizi tanımanın önemi...
    Böyle başlamadı ama bu hale geldi dediğimiz her şeyde bu var. Hayat kalitemizi etkileyen, mutlu ve başarılı olmamızı etkilen şey aslında tanımlama ile başlamak... Peki, kimi? Önce kendimizi sonra yakınlarımızı... Çuvaldız bi önce bize :D

    YanıtlaSil
  7. Hayatta hep anlaşılmayi bekleyen oluyoruz. Böyle olduğunda karşımızdakine anlasilmayi bekliyor. İlişkiyi toparlayacak olan ise anlmaktan geçiyor. Ne istiyir şu an ya da ihtugacj ne acaba diyip bakabilmek... Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı çok bizden :)

    YanıtlaSil
  8. İnsan sebebini bulamaz, bulamadıkça gergin olur şikayet ederek rahatladığını zanneder ama şikayet ettikçe daha da göremez olur sebebi. Böyle böyle ömrü geçer gider... Deneyimsel öğreti bize sebepleri bulmayı öğretir ve çözüm üretebilmemiz için stratejiler verir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder