Yorucu bir hafta sonu geçirmişti Asım Bey. Toplantı için
şehir dışına çıkması gerekmiş, dönüş yolculuğunda hava bozunca uçağın inişi çok
zorlaşmıştı. Havada iki saate yakın tur atması gerekmişti. Bol sarsıntılı uçuş,
uçaktaki herkesi hem yormuş hem çok korkutmuştu. Yoğun yağış nedeniyle
yolcuların uçaktan tahliyesi de sorun olmuştu. Nihayet ring otobüsüne
bindiklerinde genç bir çift Asım Bey’in dikkatini çekti. Kaba ve hakaret
içerikli ifadelerle hemen yan taraflarında bulunan bir kadına sataşıyorlardı.
Duyduğu kadarıyla kadının parmağındaki yüzükle ilgili konuşuyorlardı. Onlara
göre o yüzüğü takan biri görgüsüz olmalıydı. Yüksek sesle görgüsüz, maddiyatçı,
cahil demişlerdi kadına. Kadın göz ucuyla gençlere bakmış ve cevap vermemeyi
tercih etmişti. Genç çiftin üslubu çok üzmüştü Asım Bey’i. Üç dakikayı bulmayan
ring yolculuğunda hakkında hiçbir şey bilmedikleri birini yargılamış bir hükme
varmışlardı. Şahit olduğu bu olay Asım Bey’i düşünmeye sevk etti. Bu iletişimde
kadının tercihi cevap vermemekten yana olmuştu. Gençlerse yargılamayı ve kaba
olmayı tercih etmişlerdi. “Keşke insanlar yaptıkları her tercihin bir sonucu
olduğunu bilselerdi...”
Asım Bey uzun yıllardır bir devlet kurumunda müdürlük yapıyordu. İdari personelin dışında kuruma bağlı çalışan işçi grupları vardı. Bu sebeple çok sayıda insanı yönetmesi ve idare etmesi gerekiyordu. Haliyle bugüne kadar çok problem görmüş ve çözmüştü. İnsanlarla olan diyaloğunda Asım Bey’in takdir gören bir üslubu vardı. Daha çocukluğunda babaannesinden duyduğu bir söz onun kulağına küpe olmuş tarzını buna göre oluşturmuştu. “Üslubu beyan ayniyle insan” derdi babaannesi. “Testide ne varsa dışına o sızar evladım, üslubun seni yansıtır, sakın kaba ve katı olma” derdi.
Çocukluğunda şekillenmeye başlayan bu tarz zamanla tüm haline yansımıştı Asım Bey’in. Öyle ki bazen bir davranışı ile bazen bir bakışı, bir sözü ile tarzını yansıtıyordu. Net ama sert olmayan, destekleyici ama tavizsiz bir tarza sahipti. İş yerinde, evde, toplumun içinde veya yalnızken aynı üslup vardı tavrında.
Bulundukları şehirde yaşanan deprem sonrası Asım Bey’in iş
yükü daha da artmıştı. Bulunduğu konum itibariyle hemen her statüden insanla
karşılaşıyordu. İnsanların işlerini hızlandırmak ve çözüme kavuşturmak için çok
çalışıyordu. Deprem yeryüzünü sarsmakla kalmamış insanları da sarsmıştı belli
ki. Son zamanlarda kimliğini, unvanını, soyadını kullanarak kendi işinin öne alınmasını
isteyen kişilerle muhatap oluyordu. İnsanların kaba ve emrivaki davranışları
karşında bile üslubunu bozmuyor, işine olan saygısını ve adaletini insanların
üslupsuzluğu karşında değiştirmemeye çalışıyordu. İnsanların kimliklerinden
ziyade güzel hal ve davranışlarına samimi duruş ve üsluplarına bakıyordu. Bazen
bu davranışı kıymet görüyor bazense görmüyordu. Böyle zamanlarda durup
düşünürdü. O’nun tarzının kaynağı diğer insanlar değildi. Bu yüzden üslubunu,
duruşunu insanlara göre değiştirmiyordu.
Kaba ve saygısız tavırlara aynı tarzda karşılık vermek
istediği de oluyordu ama iki tavır arasında seçim yapması gerektiğinde tercihini yine güzel üsluptan yana
kullanıyordu. Çünkü "İnsan
hep tercihlerinin sonucunu yaşıyordu." bu hayatta. Defalarca şahit
olmuştu bu duruma.
Bazen insanları üniversite sınavına giren öğrencilere
benzetiyordu. Orada sınavdan yüksek puan almak yetmez, tercihlerinin de doğru olması gerekir. Bu yüzden tercih rehberleri yayınlanır sınavdan
sonra. Doğru tercih yapanlar mutlu olur sonuçlar açıklandığında.
Okul seçerken bu kadar titiz davranan insan hayatının diğer
alanlarına neden aynı önemi vermez?
Tüm hayatımızda yaptığımız tercihler çok önemli değil midir
aslında?
Üslup tercihimiz tüm ilişkilerimizi şekillendirmez mi
mesela?
Bir insanın tarzının kaynağı diğer insanlar olmamalı. İnsan üslubunu, duruşunu insanlara göre değiştirmemeli. İnsan tarzını yaşantısını üslubunu öyle bir kaynağa bağlamalı ki o kaynak bütün hayatını dizayn etmeli.
YanıtlaSilİnsanın üslubu hak Edişini belirler
YanıtlaSilNe kadar faydalı bir yazı. Üniversite sınavını kazanmak yetmez doğru tercih yapanlar mutlu olurlar 👍
YanıtlaSil“Üslubu beyan ayniyle insan” “Testide ne varsa dışına o sızar" ne kadar doğru. Insan neyi algılarsa kendinden çıkan da o oluyor. Hep güzel ve faydalı olanı algilayip aktarmak ümidiyle. Elinize sağlık 🌷
YanıtlaSilDavranışlarımiz karakterimizin aynası...
YanıtlaSilHayat seçimlerimizden ibaret…
YanıtlaSilİnsan kendi seçimine hürmet etmeyebiliyor.Ama hayat öyle değil…Hayat biz seçimlerimize hürmet göstermesek de hürmet gösteriyor…Ve…Hepimiz kendi seçimlerimizin sonucunu yaşıyoruz…
İnsanın içinde ne varsa dışarı o yansır. Genelde dışımızı dizayn etmeye çalışırız halbuki önce niyet...
YanıtlaSilNe kadar güzel kişiye göre tarzını devam ettirebilmek. İnsanın davranışlarını bulunduğu ortama göre değilde olması gereken neyse ona göre vermesi uygun olur.:))
YanıtlaSilKeşke anlayabilse insanoğlu seçimlerine göre hayatının şekillendiğini. Bir seçim yaptığında, diğerlerinden vazgeçtiğini keşke anlayabilseydi…
YanıtlaSilEvet her verdiğimiz karar bir tercihtir.Ama malesef en kötü taraf nekadar yanlış bir kara aldık ya çok geç yada hiç farketmiyoruz
YanıtlaSilNe algılarsak onu aktarırız ve aynı zamanda aktarışımızdan da bir hak edişimiz olur. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilKüçücük detaylarda yaptığımız tercihler bile nerelere varıyor, keşke tercih nasıl yapılır bilseydik...
YanıtlaSil